Sabahları uyanmak, herkes için sıradan bir rutin olabilir. Ama bazıları için uyanmak, bir savaşın ilk adımıdır. Zihninizde susturamadığınız bir ses varsa, her yeni gün yeniden başlar her şey. Obsesif Kompulsif Bozukluk — kısaca OKB — işte bu sessiz savaşı tanımlar.
Ben de bu savaşın içindeyim. OKB ile yaşıyorum. Takıntılı düşünceler, mantıksız ama bastırılamayan korkular ve onları yatıştırmak için yapılan tekrarlar… Kapıyı kilitleyip kilitlemediğimi on kez kontrol ettiğimde, mantıklı olmadığını bilirim. Ama içim, “ya değilse?” diye haykırır.
Sadece ben değilim böyle hisseden. Toplumda birçok insan bu sessiz çığlığı içinde taşıyor. Ellerini yıkamaktan çatlayan insanlar var. Her şeyi simetrik dizmek zorunda hissedenler, zararsız düşünceler yüzünden suçluluk duyanlar… Ve çoğu zaman dışarıdan yalnızca "titiz" ya da "takıntılı" gibi algılanıyorlar.
Oysa OKB bir tercih değil, bir hastalık. Ve evet, bu hastalık tedavi edilebilir. Yıllarca bu gerçekle yüzleşmeden yaşadım. Sonra bir gün cesaretimi toplayıp yardım aldım. Terapide öğrendiklerimle, bu bozukluğun beni tanımlamadığını gördüm. Bugün hâlâ zorlandığım anlar oluyor ama artık kontrol bende. Artık yalnız değilim.
Bu köşeden bir çağrım var: Eğer benzer bir durum yaşıyorsanız, kendinize yüklenmeyin. Sadece “geçer” diye beklemeyin. Destek alın, konuşun, anlatın. OKB ile yaşamak mümkün. Sessizlik içinde boğulmak zorunda değilsiniz.
Unutmayın, en gürültülü savaşlar bazen en sessiz zihinlerde verilir. Ama her savaş, bir umutla başlar.